Cizre davası AİHM’de görüldü: AKP Hükümeti hesap veremedi

Davanın avukatı Ramazan Demir, çatışmalarda hayatını kaybedenler arasından 34 kişi için başvuru yapmıştı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) bugün görülecek duruşmada, 2015 ve 2016 yıllarında Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili üç şikayet başvurusuna ilişkin tarafların görüşleri dinlendi. Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ve çatışmaların en yoğun yaşandığı Cizre’de onlarca insan hayatını kaybetmişti. Davanın avukatı Ramazan Demir, çatışmalarda hayatını kaybedenler arasından 34 kişi için başvuru yapmıştı. AİHM, başvuru yapılan 34 dosya içinde iki tanesi üzerinden duruşma yaptı. AİHM, Cizre’de yürütülen operasyonun ‘niteliği’ ve meydana gelen ölümlerin ‘hukuki tartışmasını’ Orhan Tunç dosyası üzerinden ele aldı. Mahkeme sokağa çıkma yasağının ‘yasallığını’ da Ömer Elçi dosyası üzerinden ele aldı. Duruşmanın ardından açıklama yapan dava avukatlarından Ramazan Demir, hükümetin davada hesap veremediğini söyledi. AİHM, kararını ileri bir tarihte verecek. 

AİHM’e yapılan başvurunun kabul edilmesi üzerine açılan dava bugün görüldü. Fransa’nın Strasburg kentinde görülen duruşmaya avukat Ramazan Demir ve Nevruz Uysal katıldı. Cizre’de yaşamını yitiren Mehmet Tunç’un eşi Zeynep Tunç ve yaşamını yitiren Orhan Tunç’un eşi Güler Tunç’un da katıldığı duruşmada, Türkiye’yi temsilen de avukatlar bulundu.  Mahkeme yargıçları, her iki taraftan iç hukukun kullanılıp kullanılmadığı veya engellenip engellenmediğine yönelik sorular yöneltti.

SAVUNMA HEYETİ: İÇ HUKUK TÜKETİLMEDİ

Türkiye’yi savunan avukatların savunmasında bir bütün olarak dosyanın AİHM tarafından kabul edilmemesi üzerine yürüttü. İç hukukun tükenmediği gerekçesiyle dosyanın Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) görülmesi gerektiği iddiasını dillendiren savunma heyeti, AYM’nin “etkili bir iç hukuk yolu” olduğunu savundu.

‘YASAKALAR ANAYASAYA AYKIRI’

Tunç ve Elçi ailelerinin avukatları ise, ihlallere ilişkin de o dönemde hukuki olarak sokağa çıkma yasağının İl İdare Kanunu’na dayandığına dikkat çekti. Avukatlar “Zira bu kanunda doğrudan valinin sokağa çıkma yasağı ilan edebileceğine dair bir madde yok, sadece ‘Vali, gerek gördüğünde gerekli tedbirleri alır’ benzeri bir ifade var” dedi. Elçi ve Tunç ailelerinin avukatları bu nedenle yasakları anayasaya ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve zaten “hiçbir hukuka dayanmadığını” vurguladı.

‘TUNÇ İSTENSE KURTARILABİLİRDİ

Cizre’nin 100 bini aşkın nüfusunun olduğuna dikkat çeken avukatlar, tanklarla sivil yerleşimlerin vurulduğunu ve savaş sahnelerinin olduğuna vurgu yaptı. Elektrik, su, gıda ve sağlığa erişim imkanlarının engellendiğini ve insanların dışarı dahi çıkamadığını dile getiren aile avukatları, böyle bir tabloda Türkiye’de iç hukukun uygulanamayacağını ve delil toplama imkanının olmadığını söyledi. Avukatlar, ambulans gönderilmediği için yaşamını yitiren Orhan Tunç’un istenmesi durumunda kurtarılabileceğini ifade etti.  “Güvenlik gerekçesiyle ambulansın gidemediği” yönündeki hükümetin bu yönlü savunmasının da geçersiz olduğunu belirten avukatlar, “Orhan Tunç, yaralı olduğu halde çağrılan ambülans bulunduğu bölgeye ‘güvenlik gerekçesiyle’ gitmemişti. Ambülansın gidişinin engellenmesiyle Tunç yaşamını yitirmişti. Türk hükümetinin bugüne kadar ciddi bir soruşturma açılmadığı da dikkate alınırsa, Türk hükümetinin dayanaklarının oldukça zayıf olduğu görülüyor” dedi.

‘HÜKÜMET HESAP VEREMEDİ’

Duruşmanın ardından avukatlar ve aileler,  HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve Şırnak eski Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın da katılımıyla AİHM önünde basın açıklaması yaptı. Mezopatamya Haber Ajansı’nın haberine göre, ‘Cizre’deki katliam esnasında ve sonrasında AİHM’e yapılan otuzun üzerindeki başvurudan Elçi ve Tunç ailesinin başvurularının pilot olarak ele alındıklarını’ söyleyen avukat Ramazan Demir, “Bizim temel savunmamız, devletin güvenlik güçlerinin Cizre’de yürüttüğü operasyonların sivil yerleşim yerlerinin savaş araçları kullanılarak vurulmasının hukuka aykırılığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) tarafından yaşam hakkının korunmasına ilişkin 2’nci madde bağlamında orantılı, elverişli ve sivil kayıpları önleyecek nitelikte olmadığıydı. Aynı şekilde Orhan Tunç hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının yerine getirilmemesiyle ilgili olarak belirttik savunmamızı. Orhan Tunç’un ölümüyle ilgili yürütülen (Türkiye) soruşturmanın etkili, bağımsız ve tarafsız olmadığını ileri sürmüştük” dedi. AİHM’in bugünkü duruşmada Türkiye’yi savunmasına yönelik doğrudan sorular sorduğunu kaydeden Demir, yürütülen “operasyonların” niteliği, sivil kayıpların önüne geçmek için herhangi bir önlem alınıp alınmadığı, Orhan Tunç’un ölümünün nasıl gerçekleştiği ve ihtiyati tedbir kararının neden yerine getirilmediğine ilişkin savunma istendiğini belirtti. Türkiye’nin savunmalarını daha önceden de bildiklerini söyleyen Demir, AİHM’in yanıt istediği sorulara ilişkin “Türk hükümeti bu soruların çoğuna cevap veremedi aslında. En azından mahkemenin istediği nitelikte cevaplar olmadığını düşünüyoruz. Cizre’de meydana gelen hak ihlallerinin hemen hemen hepsi dile getirildi. Ancak mahkemenin verdiği süre kısa olduğu için her şeyden bahsedemedik” dedi.

MAHKEME KARARINI İLERİ BİR TARİHTE VERECEK

AİHM’e sunmak istedikleri tüm kanıtları ve uzman görüşlerini sunamadıklarına dikkat çeken Demir, kendilerine 25 dakikayla sınırlı bir süre verildiğini hatırlattı. Demir, ‘Türkiye’nin bugünkü duruşmada Cizre’de yaptığı katliamların açıklamasını ve hesabını veremediğini gördüklerini’ de söyledi. Demir, mahkemenin kararının ileri bir tarihte verileceği bilgisini paylaştı.Şırnak Valiliği’nin 14 Aralık 2015’te saat 23.00’te Cizre’de ilan ettiği sokağa çıkma yasağı 79 gün sürdü ve 2 Mart 2016’da sona erdi. 79 gün süren yasakta toplam 259 kişi öldürüldü. İçerisinde ağır yaralıların olduğu ve bodrumlara sığınan 177 insanın büyük çoğunluğu yakıldı. 92 kişi kimlik bilgileri açıklanmadan kimsesizler mezarlığına defnedildi. Onlarca insan evlerinin mutfağında yemek yaparken, oturma odalarında, tuvalet ihtiyacını gidermeye giderken, kurşunların hedefi oldu.

Bu kentlerdeki hak ihlallerine karşı 2015 ve 2016’da Anayasa Mahkemesi (AYM) ve AİHM’e çok sayıda başvuru yapıldı. Bu başvurularda AYM ve AİHM’den hak ihlallerinin önüne geçebilmek için geçici tedbir kararları vermeleri istendi. AİHM, içtüzüğünün 41. maddesi uyarınca bu başvuruların öncelikli olarak ele alınmasına karar verdi. AİHM, bu kararın bir sonucu olarak 15 Aralık 2016’da sokağa çıkma yasakları bağlamında 160’tan fazla kişiyi temsilen yapılan 34 başvuru hakkında Türkiye’den savunma istedi ve başvurucuların esası hakkında ilerleyen tarihlerde karar vereceğini duyurdu.

Mahkeme, başvuruların hem esası hem de kabul edilebilirliğiyle ilgili duruşma yapmaya karar verdiğini temmuzda duyurdu. Ancak bütün dosyalar için duruşma yapmak yerine içlerinden iki tane dosyayı seçip bu iki dosyada yapılacak olan usul ve esas tartışmalarını, geri kalan bütün dosyalar için de uygulamaya karar verdi. Sokağa çıkma yasağının yasallığını Ömer Elçi dosyası üzerinden, sokağa çıkma yasakları sorasında Cizre’de yürütülen operasyonun niteliği ve meydana gelen ölümlerin hukuki tartışmasını da Orhan Tunç dosyası üzerinden yapacağını açıklamıştı.

‘CİZRE HALKINI TEMSİL ETMENİN GURURUNU YAŞIYORUZ’

Öte yandan, dava öncesinde tweet atan avukat Ramazan Demir, “Cizre AİHM duruşması başlıyor. Tunç ailesi adına Benan Molu ile birlikte savunma yapacağız” dedi.

 Ramazan Demir, “Danışman hukukçular olarak Newroz Uysal, Hüseyin Tül, Helen Duffy ve Senem Gürol da bizimle birlikte” diye konuştu.Yaklaşık 4 saat süren duruşmanın ardından bir tweet daha atan Ramazan Demir, “Duruşma sona erdi. Tunç ailesini ve Cizre halkını temsil etmenin gururu ve onuru ile ayrılıyoruz” dedi.

Danışman hukukçular olarak Newroz Uysal, Hüseyin Tül, Helen Duffy ve Senem Gürol da bizimle birlikte.

Cizre’de yaşayan Ömer Elçi, 2015 yılı sonunda AİHM’e yaptığı başvuruda, 24 saat uygulanan sokağa çıkma yasağı yüzünden, ailesinin kış aylarında soğuk hava koşullarıyla birlikte evde gıda, yakıt ve sağlık hizmetlerinden yoksun kaldığını ve çatışmalar sürerken mahalleyi kuşatan tankların top ateşine maruz kalarak evlerinin zarar gördüğünü belirtmişti.

Elçi ve ailesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkıyla ilgili 2. maddesi, özgürlük ve güvenlik maddesi, kötü muamele ve işkencenin önlenmesiyle ilgili 3. maddesiyle özel ve aile yaşamına saygıyla ilgili 8. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’e şikayette bulunmuştu.

HAYATINI KAYBEDENLER

Ahmet Tunç ve arkadaşları ise yine Cizre’deki sokağa çıkma yasağıyla ilgili AİHM’e yaptıkları başvuruda, yakınları Orhan Tunç’un ölümü ile ilgili Türkiye’nin insan haklarını ihlal ettiği şikayetinde bulunmuştu. AİHM, yapılan başvurunun ardından, AİHS’nin 2. madde, 3. madde ve 8. maddeden yapılan başvuruların incelenmeye alınmasını kabul etmişti. AİHM, daha sonra Cizre’de çatışmalarda ölen yine aynı aileden Mehmet Tunç’un yakınlarının yaptığı ayrı bir başvurunun da incelenmeye alınmasını kabul etmişti.

AİLEYE VİZE BAŞVURUSU İZNİ VERİLMEDİ

Öte yandan, duruşmaya katılmak üzere vize başvurusunda bulunan başvurucuların bazılarına vize verilmedi. Vize başvurusu reddedilen isimler arasında, sokağa çıkma yasakları sırasında mahsur kaldıkları bodrumda yaşamını yitiren Cizre Halk Meclisi Eş Başkanı Mehmet Tunç’un annesi Esmer Tunç ile yine bulunduğu bodrumda hayatını kaybeden Orhan Tunç’un oğlu Bêkes de bulunuyor.

Aileler adına AİHM’e başvuruda bulunan avukatlardan Ramazan Demir, Esmer Tunç ve Bêkes Tunç’a vize verilmediği bilgisini Twitter hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.Demir, Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı:“AİHM’de salı günü görülecek Cizre duruşmasına Fransa Ankara Büyükelçiliği, ‘aile olarak iltica riski’ olduğu gerekçesiyle Mehmet Tunç’un annesi Esmer ve Orhan Tunç’un 2 yaşındaki oğlu Bêkes’e vize vermedi. Bêkes babasının duruşmasına gelemiyor.”

Şırnak Valiliği, 14 Aralık 2015 tarihinde Cizre ilçe merkezinde PKK mensuplarının yakalanması ve örgüt mensupları tarafından patlayıcılarla tuzaklanmış olarak kurulan barikat ve çukurların bertaraf edilmesi ve vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan etmişti. Bu yasak, 2 Mart 2016 tarihinde sabah 05.00’dan akşam 19.30’a kadar olan saatler arasında kaldırılmıştı. Yasak, 2017 mart ayında ise tamamen yürürlükten kaldırılmıştı.OK

Duruşma için Fransa’da bulunan ve davaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Avukat Ramazan Demir şunları söyledi:“Mahkeme, Temmuz ayında verdiği kararla başvuruların hem esası hem de kabul edilebilirliğiyle ilgili duruşma yapmaya karar verdi. Ancak bütün dosyalar için duruşma yapmak yerine içlerinden iki tane dosyayı seçip, bu iki dosyada yapılacak olan usul ve esas tartışmalarını geri kalan bütün dosyalar için de uygulamaya karar verdi. Sokağa çıkma yasağının yasallığını Ömer Elçi dosyası üzerinden, sokağa çıkma yasakları sorasında Cizre’de yürütülen operasyonun niteliği ve meydana gelen ölümlerin hukuki tartışmasını da Orhan Tunç dosyası üzerinden yapmaya karar verdi.

Davanın avukatı Ramazan Demir, çatışmalarda hayatını kaybedenler arasından 34 kişi için başvuru yapmıştı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) bugün görülecek duruşmada, 2015 ve 2016 yıllarında Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili üç şikayet başvurusuna ilişkin tarafların görüşleri dinlendi. Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ve çatışmaların en yoğun yaşandığı Cizre’de onlarca insan hayatını kaybetmişti. Davanın avukatı Ramazan Demir, çatışmalarda hayatını kaybedenler arasından 34 kişi için başvuru yapmıştı. AİHM, başvuru yapılan 34 dosya içinde iki tanesi üzerinden duruşma yaptı. AİHM, Cizre’de yürütülen operasyonun ‘niteliği’ ve meydana gelen ölümlerin ‘hukuki tartışmasını’ Orhan Tunç dosyası üzerinden ele aldı. Mahkeme sokağa çıkma yasağının ‘yasallığını’ da Ömer Elçi dosyası üzerinden ele aldı. Duruşmanın ardından açıklama yapan dava avukatlarından Ramazan Demir, hükümetin davada hesap veremediğini söyledi. AİHM, kararını ileri bir tarihte verecek. 

AİHM’e yapılan başvurunun kabul edilmesi üzerine açılan dava bugün görüldü. Fransa’nın Strasburg kentinde görülen duruşmaya avukat Ramazan Demir ve Nevruz Uysal katıldı. Cizre’de yaşamını yitiren Mehmet Tunç’un eşi Zeynep Tunç ve yaşamını yitiren Orhan Tunç’un eşi Güler Tunç’un da katıldığı duruşmada, Türkiye’yi temsilen de avukatlar bulundu.  Mahkeme yargıçları, her iki taraftan iç hukukun kullanılıp kullanılmadığı veya engellenip engellenmediğine yönelik sorular yöneltti.

SAVUNMA HEYETİ: İÇ HUKUK TÜKETİLMEDİ

Türkiye’yi savunan avukatların savunmasında bir bütün olarak dosyanın AİHM tarafından kabul edilmemesi üzerine yürüttü. İç hukukun tükenmediği gerekçesiyle dosyanın Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) görülmesi gerektiği iddiasını dillendiren savunma heyeti, AYM’nin “etkili bir iç hukuk yolu” olduğunu savundu.

‘YASAKALAR ANAYASAYA AYKIRI’

Tunç ve Elçi ailelerinin avukatları ise, ihlallere ilişkin de o dönemde hukuki olarak sokağa çıkma yasağının İl İdare Kanunu’na dayandığına dikkat çekti. Avukatlar “Zira bu kanunda doğrudan valinin sokağa çıkma yasağı ilan edebileceğine dair bir madde yok, sadece ‘Vali, gerek gördüğünde gerekli tedbirleri alır’ benzeri bir ifade var” dedi. Elçi ve Tunç ailelerinin avukatları bu nedenle yasakları anayasaya ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve zaten “hiçbir hukuka dayanmadığını” vurguladı.

‘TUNÇ İSTENSE KURTARILABİLİRDİ

Cizre’nin 100 bini aşkın nüfusunun olduğuna dikkat çeken avukatlar, tanklarla sivil yerleşimlerin vurulduğunu ve savaş sahnelerinin olduğuna vurgu yaptı. Elektrik, su, gıda ve sağlığa erişim imkanlarının engellendiğini ve insanların dışarı dahi çıkamadığını dile getiren aile avukatları, böyle bir tabloda Türkiye’de iç hukukun uygulanamayacağını ve delil toplama imkanının olmadığını söyledi. Avukatlar, ambulans gönderilmediği için yaşamını yitiren Orhan Tunç’un istenmesi durumunda kurtarılabileceğini ifade etti.  “Güvenlik gerekçesiyle ambulansın gidemediği” yönündeki hükümetin bu yönlü savunmasının da geçersiz olduğunu belirten avukatlar, “Orhan Tunç, yaralı olduğu halde çağrılan ambülans bulunduğu bölgeye ‘güvenlik gerekçesiyle’ gitmemişti. Ambülansın gidişinin engellenmesiyle Tunç yaşamını yitirmişti. Türk hükümetinin bugüne kadar ciddi bir soruşturma açılmadığı da dikkate alınırsa, Türk hükümetinin dayanaklarının oldukça zayıf olduğu görülüyor” dedi.

‘HÜKÜMET HESAP VEREMEDİ’

Duruşmanın ardından avukatlar ve aileler,  HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve Şırnak eski Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın da katılımıyla AİHM önünde basın açıklaması yaptı. Mezopatamya Haber Ajansı’nın haberine göre, ‘Cizre’deki katliam esnasında ve sonrasında AİHM’e yapılan otuzun üzerindeki başvurudan Elçi ve Tunç ailesinin başvurularının pilot olarak ele alındıklarını’ söyleyen avukat Ramazan Demir, “Bizim temel savunmamız, devletin güvenlik güçlerinin Cizre’de yürüttüğü operasyonların sivil yerleşim yerlerinin savaş araçları kullanılarak vurulmasının hukuka aykırılığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) tarafından yaşam hakkının korunmasına ilişkin 2’nci madde bağlamında orantılı, elverişli ve sivil kayıpları önleyecek nitelikte olmadığıydı. Aynı şekilde Orhan Tunç hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının yerine getirilmemesiyle ilgili olarak belirttik savunmamızı. Orhan Tunç’un ölümüyle ilgili yürütülen (Türkiye) soruşturmanın etkili, bağımsız ve tarafsız olmadığını ileri sürmüştük” dedi. AİHM’in bugünkü duruşmada Türkiye’yi savunmasına yönelik doğrudan sorular sorduğunu kaydeden Demir, yürütülen “operasyonların” niteliği, sivil kayıpların önüne geçmek için herhangi bir önlem alınıp alınmadığı, Orhan Tunç’un ölümünün nasıl gerçekleştiği ve ihtiyati tedbir kararının neden yerine getirilmediğine ilişkin savunma istendiğini belirtti. Türkiye’nin savunmalarını daha önceden de bildiklerini söyleyen Demir, AİHM’in yanıt istediği sorulara ilişkin “Türk hükümeti bu soruların çoğuna cevap veremedi aslında. En azından mahkemenin istediği nitelikte cevaplar olmadığını düşünüyoruz. Cizre’de meydana gelen hak ihlallerinin hemen hemen hepsi dile getirildi. Ancak mahkemenin verdiği süre kısa olduğu için her şeyden bahsedemedik” dedi.

MAHKEME KARARINI İLERİ BİR TARİHTE VERECEK

AİHM’e sunmak istedikleri tüm kanıtları ve uzman görüşlerini sunamadıklarına dikkat çeken Demir, kendilerine 25 dakikayla sınırlı bir süre verildiğini hatırlattı. Demir, ‘Türkiye’nin bugünkü duruşmada Cizre’de yaptığı katliamların açıklamasını ve hesabını veremediğini gördüklerini’ de söyledi. Demir, mahkemenin kararının ileri bir tarihte verileceği bilgisini paylaştı.Şırnak Valiliği’nin 14 Aralık 2015’te saat 23.00’te Cizre’de ilan ettiği sokağa çıkma yasağı 79 gün sürdü ve 2 Mart 2016’da sona erdi. 79 gün süren yasakta toplam 259 kişi öldürüldü. İçerisinde ağır yaralıların olduğu ve bodrumlara sığınan 177 insanın büyük çoğunluğu yakıldı. 92 kişi kimlik bilgileri açıklanmadan kimsesizler mezarlığına defnedildi. Onlarca insan evlerinin mutfağında yemek yaparken, oturma odalarında, tuvalet ihtiyacını gidermeye giderken, kurşunların hedefi oldu.

Bu kentlerdeki hak ihlallerine karşı 2015 ve 2016’da Anayasa Mahkemesi (AYM) ve AİHM’e çok sayıda başvuru yapıldı. Bu başvurularda AYM ve AİHM’den hak ihlallerinin önüne geçebilmek için geçici tedbir kararları vermeleri istendi. AİHM, içtüzüğünün 41. maddesi uyarınca bu başvuruların öncelikli olarak ele alınmasına karar verdi. AİHM, bu kararın bir sonucu olarak 15 Aralık 2016’da sokağa çıkma yasakları bağlamında 160’tan fazla kişiyi temsilen yapılan 34 başvuru hakkında Türkiye’den savunma istedi ve başvurucuların esası hakkında ilerleyen tarihlerde karar vereceğini duyurdu.

Mahkeme, başvuruların hem esası hem de kabul edilebilirliğiyle ilgili duruşma yapmaya karar verdiğini temmuzda duyurdu. Ancak bütün dosyalar için duruşma yapmak yerine içlerinden iki tane dosyayı seçip bu iki dosyada yapılacak olan usul ve esas tartışmalarını, geri kalan bütün dosyalar için de uygulamaya karar verdi. Sokağa çıkma yasağının yasallığını Ömer Elçi dosyası üzerinden, sokağa çıkma yasakları sorasında Cizre’de yürütülen operasyonun niteliği ve meydana gelen ölümlerin hukuki tartışmasını da Orhan Tunç dosyası üzerinden yapacağını açıklamıştı.

‘CİZRE HALKINI TEMSİL ETMENİN GURURUNU YAŞIYORUZ’

Öte yandan, dava öncesinde tweet atan avukat Ramazan Demir, “Cizre AİHM duruşması başlıyor. Tunç ailesi adına Benan Molu ile birlikte savunma yapacağız” dedi.

 Ramazan Demir, “Danışman hukukçular olarak Newroz Uysal, Hüseyin Tül, Helen Duffy ve Senem Gürol da bizimle birlikte” diye konuştu.Yaklaşık 4 saat süren duruşmanın ardından bir tweet daha atan Ramazan Demir, “Duruşma sona erdi. Tunç ailesini ve Cizre halkını temsil etmenin gururu ve onuru ile ayrılıyoruz” dedi.

Danışman hukukçular olarak Newroz Uysal, Hüseyin Tül, Helen Duffy ve Senem Gürol da bizimle birlikte.

Cizre’de yaşayan Ömer Elçi, 2015 yılı sonunda AİHM’e yaptığı başvuruda, 24 saat uygulanan sokağa çıkma yasağı yüzünden, ailesinin kış aylarında soğuk hava koşullarıyla birlikte evde gıda, yakıt ve sağlık hizmetlerinden yoksun kaldığını ve çatışmalar sürerken mahalleyi kuşatan tankların top ateşine maruz kalarak evlerinin zarar gördüğünü belirtmişti.

Elçi ve ailesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkıyla ilgili 2. maddesi, özgürlük ve güvenlik maddesi, kötü muamele ve işkencenin önlenmesiyle ilgili 3. maddesiyle özel ve aile yaşamına saygıyla ilgili 8. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’e şikayette bulunmuştu.

HAYATINI KAYBEDENLER

Ahmet Tunç ve arkadaşları ise yine Cizre’deki sokağa çıkma yasağıyla ilgili AİHM’e yaptıkları başvuruda, yakınları Orhan Tunç’un ölümü ile ilgili Türkiye’nin insan haklarını ihlal ettiği şikayetinde bulunmuştu. AİHM, yapılan başvurunun ardından, AİHS’nin 2. madde, 3. madde ve 8. maddeden yapılan başvuruların incelenmeye alınmasını kabul etmişti. AİHM, daha sonra Cizre’de çatışmalarda ölen yine aynı aileden Mehmet Tunç’un yakınlarının yaptığı ayrı bir başvurunun da incelenmeye alınmasını kabul etmişti.

AİLEYE VİZE BAŞVURUSU İZNİ VERİLMEDİ

Öte yandan, duruşmaya katılmak üzere vize başvurusunda bulunan başvurucuların bazılarına vize verilmedi. Vize başvurusu reddedilen isimler arasında, sokağa çıkma yasakları sırasında mahsur kaldıkları bodrumda yaşamını yitiren Cizre Halk Meclisi Eş Başkanı Mehmet Tunç’un annesi Esmer Tunç ile yine bulunduğu bodrumda hayatını kaybeden Orhan Tunç’un oğlu Bêkes de bulunuyor.

Aileler adına AİHM’e başvuruda bulunan avukatlardan Ramazan Demir, Esmer Tunç ve Bêkes Tunç’a vize verilmediği bilgisini Twitter hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.Demir, Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı:“AİHM’de salı günü görülecek Cizre duruşmasına Fransa Ankara Büyükelçiliği, ‘aile olarak iltica riski’ olduğu gerekçesiyle Mehmet Tunç’un annesi Esmer ve Orhan Tunç’un 2 yaşındaki oğlu Bêkes’e vize vermedi. Bêkes babasının duruşmasına gelemiyor.”

Şırnak Valiliği, 14 Aralık 2015 tarihinde Cizre ilçe merkezinde PKK mensuplarının yakalanması ve örgüt mensupları tarafından patlayıcılarla tuzaklanmış olarak kurulan barikat ve çukurların bertaraf edilmesi ve vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan etmişti. Bu yasak, 2 Mart 2016 tarihinde sabah 05.00’dan akşam 19.30’a kadar olan saatler arasında kaldırılmıştı. Yasak, 2017 mart ayında ise tamamen yürürlükten kaldırılmıştı.OK

Duruşma için Fransa’da bulunan ve davaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Avukat Ramazan Demir şunları söyledi:“Mahkeme, Temmuz ayında verdiği kararla başvuruların hem esası hem de kabul edilebilirliğiyle ilgili duruşma yapmaya karar verdi. Ancak bütün dosyalar için duruşma yapmak yerine içlerinden iki tane dosyayı seçip, bu iki dosyada yapılacak olan usul ve esas tartışmalarını geri kalan bütün dosyalar için de uygulamaya karar verdi. Sokağa çıkma yasağının yasallığını Ömer Elçi dosyası üzerinden, sokağa çıkma yasakları sorasında Cizre’de yürütülen operasyonun niteliği ve meydana gelen ölümlerin hukuki tartışmasını da Orhan Tunç dosyası üzerinden yapmaya karar verdi.

BU HABERLER İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Davanın avukatı Ramazan Demir, çatışmalarda hayatını kaybedenler arasından 34 kişi için başvuru yapmıştı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) bugün görülecek duruşmada, 2015 ve 2016 yıllarında Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili üç şikayet başvurusuna ilişkin tarafların görüşleri dinlendi. Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ve çatışmaların en yoğun yaşandığı Cizre’de onlarca insan hayatını kaybetmişti. Davanın avukatı Ramazan Demir, çatışmalarda hayatını kaybedenler arasından 34 kişi için başvuru yapmıştı. AİHM, başvuru yapılan 34 dosya içinde iki tanesi üzerinden duruşma yaptı. AİHM, Cizre’de yürütülen operasyonun ‘niteliği’ ve meydana gelen ölümlerin ‘hukuki tartışmasını’ Orhan Tunç dosyası üzerinden ele aldı. Mahkeme sokağa çıkma yasağının ‘yasallığını’ da Ömer Elçi dosyası üzerinden ele aldı. Duruşmanın ardından açıklama yapan dava avukatlarından Ramazan Demir, hükümetin davada hesap veremediğini söyledi. AİHM, kararını ileri bir tarihte verecek. 

AİHM’e yapılan başvurunun kabul edilmesi üzerine açılan dava bugün görüldü. Fransa’nın Strasburg kentinde görülen duruşmaya avukat Ramazan Demir ve Nevruz Uysal katıldı. Cizre’de yaşamını yitiren Mehmet Tunç’un eşi Zeynep Tunç ve yaşamını yitiren Orhan Tunç’un eşi Güler Tunç’un da katıldığı duruşmada, Türkiye’yi temsilen de avukatlar bulundu.  Mahkeme yargıçları, her iki taraftan iç hukukun kullanılıp kullanılmadığı veya engellenip engellenmediğine yönelik sorular yöneltti.

SAVUNMA HEYETİ: İÇ HUKUK TÜKETİLMEDİ

Türkiye’yi savunan avukatların savunmasında bir bütün olarak dosyanın AİHM tarafından kabul edilmemesi üzerine yürüttü. İç hukukun tükenmediği gerekçesiyle dosyanın Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) görülmesi gerektiği iddiasını dillendiren savunma heyeti, AYM’nin “etkili bir iç hukuk yolu” olduğunu savundu.

‘YASAKALAR ANAYASAYA AYKIRI’

Tunç ve Elçi ailelerinin avukatları ise, ihlallere ilişkin de o dönemde hukuki olarak sokağa çıkma yasağının İl İdare Kanunu’na dayandığına dikkat çekti. Avukatlar “Zira bu kanunda doğrudan valinin sokağa çıkma yasağı ilan edebileceğine dair bir madde yok, sadece ‘Vali, gerek gördüğünde gerekli tedbirleri alır’ benzeri bir ifade var” dedi. Elçi ve Tunç ailelerinin avukatları bu nedenle yasakları anayasaya ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve zaten “hiçbir hukuka dayanmadığını” vurguladı.

‘TUNÇ İSTENSE KURTARILABİLİRDİ

Cizre’nin 100 bini aşkın nüfusunun olduğuna dikkat çeken avukatlar, tanklarla sivil yerleşimlerin vurulduğunu ve savaş sahnelerinin olduğuna vurgu yaptı. Elektrik, su, gıda ve sağlığa erişim imkanlarının engellendiğini ve insanların dışarı dahi çıkamadığını dile getiren aile avukatları, böyle bir tabloda Türkiye’de iç hukukun uygulanamayacağını ve delil toplama imkanının olmadığını söyledi. Avukatlar, ambulans gönderilmediği için yaşamını yitiren Orhan Tunç’un istenmesi durumunda kurtarılabileceğini ifade etti.  “Güvenlik gerekçesiyle ambulansın gidemediği” yönündeki hükümetin bu yönlü savunmasının da geçersiz olduğunu belirten avukatlar, “Orhan Tunç, yaralı olduğu halde çağrılan ambülans bulunduğu bölgeye ‘güvenlik gerekçesiyle’ gitmemişti. Ambülansın gidişinin engellenmesiyle Tunç yaşamını yitirmişti. Türk hükümetinin bugüne kadar ciddi bir soruşturma açılmadığı da dikkate alınırsa, Türk hükümetinin dayanaklarının oldukça zayıf olduğu görülüyor” dedi.

‘HÜKÜMET HESAP VEREMEDİ’

Duruşmanın ardından avukatlar ve aileler,  HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve Şırnak eski Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın da katılımıyla AİHM önünde basın açıklaması yaptı. Mezopatamya Haber Ajansı’nın haberine göre, ‘Cizre’deki katliam esnasında ve sonrasında AİHM’e yapılan otuzun üzerindeki başvurudan Elçi ve Tunç ailesinin başvurularının pilot olarak ele alındıklarını’ söyleyen avukat Ramazan Demir, “Bizim temel savunmamız, devletin güvenlik güçlerinin Cizre’de yürüttüğü operasyonların sivil yerleşim yerlerinin savaş araçları kullanılarak vurulmasının hukuka aykırılığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) tarafından yaşam hakkının korunmasına ilişkin 2’nci madde bağlamında orantılı, elverişli ve sivil kayıpları önleyecek nitelikte olmadığıydı. Aynı şekilde Orhan Tunç hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının yerine getirilmemesiyle ilgili olarak belirttik savunmamızı. Orhan Tunç’un ölümüyle ilgili yürütülen (Türkiye) soruşturmanın etkili, bağımsız ve tarafsız olmadığını ileri sürmüştük” dedi. AİHM’in bugünkü duruşmada Türkiye’yi savunmasına yönelik doğrudan sorular sorduğunu kaydeden Demir, yürütülen “operasyonların” niteliği, sivil kayıpların önüne geçmek için herhangi bir önlem alınıp alınmadığı, Orhan Tunç’un ölümünün nasıl gerçekleştiği ve ihtiyati tedbir kararının neden yerine getirilmediğine ilişkin savunma istendiğini belirtti. Türkiye’nin savunmalarını daha önceden de bildiklerini söyleyen Demir, AİHM’in yanıt istediği sorulara ilişkin “Türk hükümeti bu soruların çoğuna cevap veremedi aslında. En azından mahkemenin istediği nitelikte cevaplar olmadığını düşünüyoruz. Cizre’de meydana gelen hak ihlallerinin hemen hemen hepsi dile getirildi. Ancak mahkemenin verdiği süre kısa olduğu için her şeyden bahsedemedik” dedi.

MAHKEME KARARINI İLERİ BİR TARİHTE VERECEK

AİHM’e sunmak istedikleri tüm kanıtları ve uzman görüşlerini sunamadıklarına dikkat çeken Demir, kendilerine 25 dakikayla sınırlı bir süre verildiğini hatırlattı. Demir, ‘Türkiye’nin bugünkü duruşmada Cizre’de yaptığı katliamların açıklamasını ve hesabını veremediğini gördüklerini’ de söyledi. Demir, mahkemenin kararının ileri bir tarihte verileceği bilgisini paylaştı.Şırnak Valiliği’nin 14 Aralık 2015’te saat 23.00’te Cizre’de ilan ettiği sokağa çıkma yasağı 79 gün sürdü ve 2 Mart 2016’da sona erdi. 79 gün süren yasakta toplam 259 kişi öldürüldü. İçerisinde ağır yaralıların olduğu ve bodrumlara sığınan 177 insanın büyük çoğunluğu yakıldı. 92 kişi kimlik bilgileri açıklanmadan kimsesizler mezarlığına defnedildi. Onlarca insan evlerinin mutfağında yemek yaparken, oturma odalarında, tuvalet ihtiyacını gidermeye giderken, kurşunların hedefi oldu.

Bu kentlerdeki hak ihlallerine karşı 2015 ve 2016’da Anayasa Mahkemesi (AYM) ve AİHM’e çok sayıda başvuru yapıldı. Bu başvurularda AYM ve AİHM’den hak ihlallerinin önüne geçebilmek için geçici tedbir kararları vermeleri istendi. AİHM, içtüzüğünün 41. maddesi uyarınca bu başvuruların öncelikli olarak ele alınmasına karar verdi. AİHM, bu kararın bir sonucu olarak 15 Aralık 2016’da sokağa çıkma yasakları bağlamında 160’tan fazla kişiyi temsilen yapılan 34 başvuru hakkında Türkiye’den savunma istedi ve başvurucuların esası hakkında ilerleyen tarihlerde karar vereceğini duyurdu.

Mahkeme, başvuruların hem esası hem de kabul edilebilirliğiyle ilgili duruşma yapmaya karar verdiğini temmuzda duyurdu. Ancak bütün dosyalar için duruşma yapmak yerine içlerinden iki tane dosyayı seçip bu iki dosyada yapılacak olan usul ve esas tartışmalarını, geri kalan bütün dosyalar için de uygulamaya karar verdi. Sokağa çıkma yasağının yasallığını Ömer Elçi dosyası üzerinden, sokağa çıkma yasakları sorasında Cizre’de yürütülen operasyonun niteliği ve meydana gelen ölümlerin hukuki tartışmasını da Orhan Tunç dosyası üzerinden yapacağını açıklamıştı.

‘CİZRE HALKINI TEMSİL ETMENİN GURURUNU YAŞIYORUZ’

Öte yandan, dava öncesinde tweet atan avukat Ramazan Demir, “Cizre AİHM duruşması başlıyor. Tunç ailesi adına Benan Molu ile birlikte savunma yapacağız” dedi.

 Ramazan Demir, “Danışman hukukçular olarak Newroz Uysal, Hüseyin Tül, Helen Duffy ve Senem Gürol da bizimle birlikte” diye konuştu.Yaklaşık 4 saat süren duruşmanın ardından bir tweet daha atan Ramazan Demir, “Duruşma sona erdi. Tunç ailesini ve Cizre halkını temsil etmenin gururu ve onuru ile ayrılıyoruz” dedi.

Danışman hukukçular olarak Newroz Uysal, Hüseyin Tül, Helen Duffy ve Senem Gürol da bizimle birlikte.

Cizre’de yaşayan Ömer Elçi, 2015 yılı sonunda AİHM’e yaptığı başvuruda, 24 saat uygulanan sokağa çıkma yasağı yüzünden, ailesinin kış aylarında soğuk hava koşullarıyla birlikte evde gıda, yakıt ve sağlık hizmetlerinden yoksun kaldığını ve çatışmalar sürerken mahalleyi kuşatan tankların top ateşine maruz kalarak evlerinin zarar gördüğünü belirtmişti.

Elçi ve ailesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkıyla ilgili 2. maddesi, özgürlük ve güvenlik maddesi, kötü muamele ve işkencenin önlenmesiyle ilgili 3. maddesiyle özel ve aile yaşamına saygıyla ilgili 8. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’e şikayette bulunmuştu.

HAYATINI KAYBEDENLER

Ahmet Tunç ve arkadaşları ise yine Cizre’deki sokağa çıkma yasağıyla ilgili AİHM’e yaptıkları başvuruda, yakınları Orhan Tunç’un ölümü ile ilgili Türkiye’nin insan haklarını ihlal ettiği şikayetinde bulunmuştu. AİHM, yapılan başvurunun ardından, AİHS’nin 2. madde, 3. madde ve 8. maddeden yapılan başvuruların incelenmeye alınmasını kabul etmişti. AİHM, daha sonra Cizre’de çatışmalarda ölen yine aynı aileden Mehmet Tunç’un yakınlarının yaptığı ayrı bir başvurunun da incelenmeye alınmasını kabul etmişti.

AİLEYE VİZE BAŞVURUSU İZNİ VERİLMEDİ

Öte yandan, duruşmaya katılmak üzere vize başvurusunda bulunan başvurucuların bazılarına vize verilmedi. Vize başvurusu reddedilen isimler arasında, sokağa çıkma yasakları sırasında mahsur kaldıkları bodrumda yaşamını yitiren Cizre Halk Meclisi Eş Başkanı Mehmet Tunç’un annesi Esmer Tunç ile yine bulunduğu bodrumda hayatını kaybeden Orhan Tunç’un oğlu Bêkes de bulunuyor.

Aileler adına AİHM’e başvuruda bulunan avukatlardan Ramazan Demir, Esmer Tunç ve Bêkes Tunç’a vize verilmediği bilgisini Twitter hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.Demir, Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı:“AİHM’de salı günü görülecek Cizre duruşmasına Fransa Ankara Büyükelçiliği, ‘aile olarak iltica riski’ olduğu gerekçesiyle Mehmet Tunç’un annesi Esmer ve Orhan Tunç’un 2 yaşındaki oğlu Bêkes’e vize vermedi. Bêkes babasının duruşmasına gelemiyor.”

Şırnak Valiliği, 14 Aralık 2015 tarihinde Cizre ilçe merkezinde PKK mensuplarının yakalanması ve örgüt mensupları tarafından patlayıcılarla tuzaklanmış olarak kurulan barikat ve çukurların bertaraf edilmesi ve vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan etmişti. Bu yasak, 2 Mart 2016 tarihinde sabah 05.00’dan akşam 19.30’a kadar olan saatler arasında kaldırılmıştı. Yasak, 2017 mart ayında ise tamamen yürürlükten kaldırılmıştı.OK

Duruşma için Fransa’da bulunan ve davaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Avukat Ramazan Demir şunları söyledi:“Mahkeme, Temmuz ayında verdiği kararla başvuruların hem esası hem de kabul edilebilirliğiyle ilgili duruşma yapmaya karar verdi. Ancak bütün dosyalar için duruşma yapmak yerine içlerinden iki tane dosyayı seçip, bu iki dosyada yapılacak olan usul ve esas tartışmalarını geri kalan bütün dosyalar için de uygulamaya karar verdi. Sokağa çıkma yasağının yasallığını Ömer Elçi dosyası üzerinden, sokağa çıkma yasakları sorasında Cizre’de yürütülen operasyonun niteliği ve meydana gelen ölümlerin hukuki tartışmasını da Orhan Tunç dosyası üzerinden yapmaya karar verdi.

Davanın avukatı Ramazan Demir, çatışmalarda hayatını kaybedenler arasından 34 kişi için başvuru yapmıştı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) bugün görülecek duruşmada, 2015 ve 2016 yıllarında Cizre’de uygulanan sokağa çıkma yasakları sırasında yaşanan insan hakları ihlalleriyle ilgili üç şikayet başvurusuna ilişkin tarafların görüşleri dinlendi. Sokağa çıkma yasaklarının uygulandığı ve çatışmaların en yoğun yaşandığı Cizre’de onlarca insan hayatını kaybetmişti. Davanın avukatı Ramazan Demir, çatışmalarda hayatını kaybedenler arasından 34 kişi için başvuru yapmıştı. AİHM, başvuru yapılan 34 dosya içinde iki tanesi üzerinden duruşma yaptı. AİHM, Cizre’de yürütülen operasyonun ‘niteliği’ ve meydana gelen ölümlerin ‘hukuki tartışmasını’ Orhan Tunç dosyası üzerinden ele aldı. Mahkeme sokağa çıkma yasağının ‘yasallığını’ da Ömer Elçi dosyası üzerinden ele aldı. Duruşmanın ardından açıklama yapan dava avukatlarından Ramazan Demir, hükümetin davada hesap veremediğini söyledi. AİHM, kararını ileri bir tarihte verecek. 

AİHM’e yapılan başvurunun kabul edilmesi üzerine açılan dava bugün görüldü. Fransa’nın Strasburg kentinde görülen duruşmaya avukat Ramazan Demir ve Nevruz Uysal katıldı. Cizre’de yaşamını yitiren Mehmet Tunç’un eşi Zeynep Tunç ve yaşamını yitiren Orhan Tunç’un eşi Güler Tunç’un da katıldığı duruşmada, Türkiye’yi temsilen de avukatlar bulundu.  Mahkeme yargıçları, her iki taraftan iç hukukun kullanılıp kullanılmadığı veya engellenip engellenmediğine yönelik sorular yöneltti.

SAVUNMA HEYETİ: İÇ HUKUK TÜKETİLMEDİ

Türkiye’yi savunan avukatların savunmasında bir bütün olarak dosyanın AİHM tarafından kabul edilmemesi üzerine yürüttü. İç hukukun tükenmediği gerekçesiyle dosyanın Anayasa Mahkemesi’nde (AYM) görülmesi gerektiği iddiasını dillendiren savunma heyeti, AYM’nin “etkili bir iç hukuk yolu” olduğunu savundu.

‘YASAKALAR ANAYASAYA AYKIRI’

Tunç ve Elçi ailelerinin avukatları ise, ihlallere ilişkin de o dönemde hukuki olarak sokağa çıkma yasağının İl İdare Kanunu’na dayandığına dikkat çekti. Avukatlar “Zira bu kanunda doğrudan valinin sokağa çıkma yasağı ilan edebileceğine dair bir madde yok, sadece ‘Vali, gerek gördüğünde gerekli tedbirleri alır’ benzeri bir ifade var” dedi. Elçi ve Tunç ailelerinin avukatları bu nedenle yasakları anayasaya ve uluslararası hukuka aykırı olduğunu ve zaten “hiçbir hukuka dayanmadığını” vurguladı.

‘TUNÇ İSTENSE KURTARILABİLİRDİ

Cizre’nin 100 bini aşkın nüfusunun olduğuna dikkat çeken avukatlar, tanklarla sivil yerleşimlerin vurulduğunu ve savaş sahnelerinin olduğuna vurgu yaptı. Elektrik, su, gıda ve sağlığa erişim imkanlarının engellendiğini ve insanların dışarı dahi çıkamadığını dile getiren aile avukatları, böyle bir tabloda Türkiye’de iç hukukun uygulanamayacağını ve delil toplama imkanının olmadığını söyledi. Avukatlar, ambulans gönderilmediği için yaşamını yitiren Orhan Tunç’un istenmesi durumunda kurtarılabileceğini ifade etti.  “Güvenlik gerekçesiyle ambulansın gidemediği” yönündeki hükümetin bu yönlü savunmasının da geçersiz olduğunu belirten avukatlar, “Orhan Tunç, yaralı olduğu halde çağrılan ambülans bulunduğu bölgeye ‘güvenlik gerekçesiyle’ gitmemişti. Ambülansın gidişinin engellenmesiyle Tunç yaşamını yitirmişti. Türk hükümetinin bugüne kadar ciddi bir soruşturma açılmadığı da dikkate alınırsa, Türk hükümetinin dayanaklarının oldukça zayıf olduğu görülüyor” dedi.

‘HÜKÜMET HESAP VEREMEDİ’

Duruşmanın ardından avukatlar ve aileler,  HDP Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve Şırnak eski Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ın da katılımıyla AİHM önünde basın açıklaması yaptı. Mezopatamya Haber Ajansı’nın haberine göre, ‘Cizre’deki katliam esnasında ve sonrasında AİHM’e yapılan otuzun üzerindeki başvurudan Elçi ve Tunç ailesinin başvurularının pilot olarak ele alındıklarını’ söyleyen avukat Ramazan Demir, “Bizim temel savunmamız, devletin güvenlik güçlerinin Cizre’de yürüttüğü operasyonların sivil yerleşim yerlerinin savaş araçları kullanılarak vurulmasının hukuka aykırılığı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) tarafından yaşam hakkının korunmasına ilişkin 2’nci madde bağlamında orantılı, elverişli ve sivil kayıpları önleyecek nitelikte olmadığıydı. Aynı şekilde Orhan Tunç hakkında verilen ihtiyati tedbir kararının yerine getirilmemesiyle ilgili olarak belirttik savunmamızı. Orhan Tunç’un ölümüyle ilgili yürütülen (Türkiye) soruşturmanın etkili, bağımsız ve tarafsız olmadığını ileri sürmüştük” dedi. AİHM’in bugünkü duruşmada Türkiye’yi savunmasına yönelik doğrudan sorular sorduğunu kaydeden Demir, yürütülen “operasyonların” niteliği, sivil kayıpların önüne geçmek için herhangi bir önlem alınıp alınmadığı, Orhan Tunç’un ölümünün nasıl gerçekleştiği ve ihtiyati tedbir kararının neden yerine getirilmediğine ilişkin savunma istendiğini belirtti. Türkiye’nin savunmalarını daha önceden de bildiklerini söyleyen Demir, AİHM’in yanıt istediği sorulara ilişkin “Türk hükümeti bu soruların çoğuna cevap veremedi aslında. En azından mahkemenin istediği nitelikte cevaplar olmadığını düşünüyoruz. Cizre’de meydana gelen hak ihlallerinin hemen hemen hepsi dile getirildi. Ancak mahkemenin verdiği süre kısa olduğu için her şeyden bahsedemedik” dedi.

MAHKEME KARARINI İLERİ BİR TARİHTE VERECEK

AİHM’e sunmak istedikleri tüm kanıtları ve uzman görüşlerini sunamadıklarına dikkat çeken Demir, kendilerine 25 dakikayla sınırlı bir süre verildiğini hatırlattı. Demir, ‘Türkiye’nin bugünkü duruşmada Cizre’de yaptığı katliamların açıklamasını ve hesabını veremediğini gördüklerini’ de söyledi. Demir, mahkemenin kararının ileri bir tarihte verileceği bilgisini paylaştı.Şırnak Valiliği’nin 14 Aralık 2015’te saat 23.00’te Cizre’de ilan ettiği sokağa çıkma yasağı 79 gün sürdü ve 2 Mart 2016’da sona erdi. 79 gün süren yasakta toplam 259 kişi öldürüldü. İçerisinde ağır yaralıların olduğu ve bodrumlara sığınan 177 insanın büyük çoğunluğu yakıldı. 92 kişi kimlik bilgileri açıklanmadan kimsesizler mezarlığına defnedildi. Onlarca insan evlerinin mutfağında yemek yaparken, oturma odalarında, tuvalet ihtiyacını gidermeye giderken, kurşunların hedefi oldu.

Bu kentlerdeki hak ihlallerine karşı 2015 ve 2016’da Anayasa Mahkemesi (AYM) ve AİHM’e çok sayıda başvuru yapıldı. Bu başvurularda AYM ve AİHM’den hak ihlallerinin önüne geçebilmek için geçici tedbir kararları vermeleri istendi. AİHM, içtüzüğünün 41. maddesi uyarınca bu başvuruların öncelikli olarak ele alınmasına karar verdi. AİHM, bu kararın bir sonucu olarak 15 Aralık 2016’da sokağa çıkma yasakları bağlamında 160’tan fazla kişiyi temsilen yapılan 34 başvuru hakkında Türkiye’den savunma istedi ve başvurucuların esası hakkında ilerleyen tarihlerde karar vereceğini duyurdu.

Mahkeme, başvuruların hem esası hem de kabul edilebilirliğiyle ilgili duruşma yapmaya karar verdiğini temmuzda duyurdu. Ancak bütün dosyalar için duruşma yapmak yerine içlerinden iki tane dosyayı seçip bu iki dosyada yapılacak olan usul ve esas tartışmalarını, geri kalan bütün dosyalar için de uygulamaya karar verdi. Sokağa çıkma yasağının yasallığını Ömer Elçi dosyası üzerinden, sokağa çıkma yasakları sorasında Cizre’de yürütülen operasyonun niteliği ve meydana gelen ölümlerin hukuki tartışmasını da Orhan Tunç dosyası üzerinden yapacağını açıklamıştı.

‘CİZRE HALKINI TEMSİL ETMENİN GURURUNU YAŞIYORUZ’

Öte yandan, dava öncesinde tweet atan avukat Ramazan Demir, “Cizre AİHM duruşması başlıyor. Tunç ailesi adına Benan Molu ile birlikte savunma yapacağız” dedi.

 Ramazan Demir, “Danışman hukukçular olarak Newroz Uysal, Hüseyin Tül, Helen Duffy ve Senem Gürol da bizimle birlikte” diye konuştu.Yaklaşık 4 saat süren duruşmanın ardından bir tweet daha atan Ramazan Demir, “Duruşma sona erdi. Tunç ailesini ve Cizre halkını temsil etmenin gururu ve onuru ile ayrılıyoruz” dedi.

Danışman hukukçular olarak Newroz Uysal, Hüseyin Tül, Helen Duffy ve Senem Gürol da bizimle birlikte.

Cizre’de yaşayan Ömer Elçi, 2015 yılı sonunda AİHM’e yaptığı başvuruda, 24 saat uygulanan sokağa çıkma yasağı yüzünden, ailesinin kış aylarında soğuk hava koşullarıyla birlikte evde gıda, yakıt ve sağlık hizmetlerinden yoksun kaldığını ve çatışmalar sürerken mahalleyi kuşatan tankların top ateşine maruz kalarak evlerinin zarar gördüğünü belirtmişti.

Elçi ve ailesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) yaşam hakkıyla ilgili 2. maddesi, özgürlük ve güvenlik maddesi, kötü muamele ve işkencenin önlenmesiyle ilgili 3. maddesiyle özel ve aile yaşamına saygıyla ilgili 8. maddesinin Türkiye tarafından ihlal edildiği gerekçesiyle AİHM’e şikayette bulunmuştu.

HAYATINI KAYBEDENLER

Ahmet Tunç ve arkadaşları ise yine Cizre’deki sokağa çıkma yasağıyla ilgili AİHM’e yaptıkları başvuruda, yakınları Orhan Tunç’un ölümü ile ilgili Türkiye’nin insan haklarını ihlal ettiği şikayetinde bulunmuştu. AİHM, yapılan başvurunun ardından, AİHS’nin 2. madde, 3. madde ve 8. maddeden yapılan başvuruların incelenmeye alınmasını kabul etmişti. AİHM, daha sonra Cizre’de çatışmalarda ölen yine aynı aileden Mehmet Tunç’un yakınlarının yaptığı ayrı bir başvurunun da incelenmeye alınmasını kabul etmişti.

AİLEYE VİZE BAŞVURUSU İZNİ VERİLMEDİ

Öte yandan, duruşmaya katılmak üzere vize başvurusunda bulunan başvurucuların bazılarına vize verilmedi. Vize başvurusu reddedilen isimler arasında, sokağa çıkma yasakları sırasında mahsur kaldıkları bodrumda yaşamını yitiren Cizre Halk Meclisi Eş Başkanı Mehmet Tunç’un annesi Esmer Tunç ile yine bulunduğu bodrumda hayatını kaybeden Orhan Tunç’un oğlu Bêkes de bulunuyor.

Aileler adına AİHM’e başvuruda bulunan avukatlardan Ramazan Demir, Esmer Tunç ve Bêkes Tunç’a vize verilmediği bilgisini Twitter hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.Demir, Twitter hesabından şu paylaşımı yaptı:“AİHM’de salı günü görülecek Cizre duruşmasına Fransa Ankara Büyükelçiliği, ‘aile olarak iltica riski’ olduğu gerekçesiyle Mehmet Tunç’un annesi Esmer ve Orhan Tunç’un 2 yaşındaki oğlu Bêkes’e vize vermedi. Bêkes babasının duruşmasına gelemiyor.”

Şırnak Valiliği, 14 Aralık 2015 tarihinde Cizre ilçe merkezinde PKK mensuplarının yakalanması ve örgüt mensupları tarafından patlayıcılarla tuzaklanmış olarak kurulan barikat ve çukurların bertaraf edilmesi ve vatandaşların can ve mal güvenliğinin sağlanması amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan etmişti. Bu yasak, 2 Mart 2016 tarihinde sabah 05.00’dan akşam 19.30’a kadar olan saatler arasında kaldırılmıştı. Yasak, 2017 mart ayında ise tamamen yürürlükten kaldırılmıştı.OK

Duruşma için Fransa’da bulunan ve davaya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Avukat Ramazan Demir şunları söyledi:“Mahkeme, Temmuz ayında verdiği kararla başvuruların hem esası hem de kabul edilebilirliğiyle ilgili duruşma yapmaya karar verdi. Ancak bütün dosyalar için duruşma yapmak yerine içlerinden iki tane dosyayı seçip, bu iki dosyada yapılacak olan usul ve esas tartışmalarını geri kalan bütün dosyalar için de uygulamaya karar verdi. Sokağa çıkma yasağının yasallığını Ömer Elçi dosyası üzerinden, sokağa çıkma yasakları sorasında Cizre’de yürütülen operasyonun niteliği ve meydana gelen ölümlerin hukuki tartışmasını da Orhan Tunç dosyası üzerinden yapmaya karar verdi.

BENZER HABERLER

Welcome Back!

Login to your account below

Retrieve your password

Please enter your username or email address to reset your password.

Add New Playlist